2023 ANAYASASI
Bayram AKMEŞE
-Siyaset arenasında artık sıkça duyduğumuz erken seçim tartışmaları artık yeni bir boyut kazanmış durumda. Muhalefetin hemen hemen her grup toplantısında ve çeşitli mecralarda dile getirdiği erken seçim önerisi/talebi iktidardan daha doğrusu Cumhur İttifakından geri çevrilmekte. Nitekim kamuoyu da erken seçim isteklerine cevaz vermemekte, bu konuda net cevabı da çok önce, 2017'de vermişti.
Türkiye makus talihinde yaklaşık 40 yıldır askeri darbe sonucu hukuk dışı bir şekilde kurulan Milli Güvenlik Konseyi ve onun nezaretinde olan bir heyetin hazırladığı anayasa ile yani 1982 anayasası ile yönetilmekte. Siyasi tarihimize gölge olarak düşen ve bugün hâlâ yürürlükte olan 1982 anayasası günümüze kadar değişikliklere uğrasa da temeli aynı. En son 2017 yılında yapılan halk oylamasıyla ciddi değişiklikler yapıldı. Rasyonelleştirilmiş parlamenter hükûmet modeli artık tarihe karıştı.
Yerine başkanlık sistemi temeline oturtulan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi getirildi. Devletin temel organlarını birbirinden sert ve katı bir şekilde ayıran bu sistem, Türkiye'nin konjonktürüne paralel olarak ilerlemekte zaman zaman güçlük çekmekte. Bu sebeple Cumhur İttifakı mevcut hükûmet modelini temelden destekleyecek yeni ve sivil bir anayasa taslağı üzerinde çalışıyor. Öyle ki MHP lideri Devlet Bahçeli, cumhuriyetin 100 üncü yılına atıf yaparak 100 maddelik bir anayasa taslağı hazırladıklarını kamuoyuna duyurup bu konuda siyasi ortağına açık destek verdiklerini ilan etti. Akabinde CHP ve İyi Parti de çalışma yaptıklarını açıklayıp yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu tescillemiş oldu.
Aslında Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçildikten sonra yapılması gereken ilk çalışma yeni anayasa olmalıydı. Çünkü 2017'de yapılan değişikliklerde yürütme ve yargı da yeterince yahut istenilen düzeyde değişiklik yapma fırsatı olmadı. Belki de o tarihlerde yaşanan ani döviz yükselmeleri, ekonomik durum, seçimlerin yaklaşması istenilen değişiklikleri by pass etmiştir. Tabiri caizse yüzeye çıkıp bir nefes alarak tekrar suya dalmış olduk.
Bugüne gelelim. Seçimlere iki yıl kaldı. Cumhur İttifakı yeni hükûmet modelini daha sağlam temellerde yürütebilmek için binaya yeni bir çatı inşa etmek istiyor. Millet ittifakı ise -daha doğrusu CHP- son yapılan yerel seçimlerde kazandığı mutlak zaferi iktidar ile taçlandırmak istiyor. Ancak bunu rasyonelleştirilmiş parlamenter sistem (eski sistem) ile yapmak istiyor ve üzerinde çalıştıkları anayasa taslağı da bu hükûmet modeli doğrultusunda titizlikle hazırlanmakta. Aslına bakarsak Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi iktidara daha fazla siyasi güç vermekte. CHP'nin bu düşüncesi ve isteği seçimlerden sonra mecliste elde edecekleri sandalye sayısı ve yürütmeyi kazanma durumuna göre değişkenlik gösterecektir.
Hatırlarsanız Muharrem İnce CHP tarafından Cumhurbaşkanı adayı gösterildiğinde parlamenter sisteme döneceklerini açıklamıştı. Akabinde Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi için "neden olmasın, deneriz" diye kamuoyuna mesaj vermişti. O da fark etmişti bu sistemin avantajlarını, hatta istemişti. Sn Kılıçdaroğlu'nun da düşüncelerinin kısmen veya tamamen değişeceği kanaatindeyim.
Türkiye siyaseti nasıl ki zaman zaman esneklik gösteriyorsa siyasetçileri de bu doğrultuda değişim gösterecektir. Erken seçimle başlayan sürecin somut anayasa çalışmaları ile devam etmesi, İnce'nin parlamenter sistemi getireceğiz deyip cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yeşil ışık yakması bu tezi doğrulamaktadır. Şimdilik ufukta erken bir seçim görünmüyor. Ancak her türlü duruma hazırlıklı olmak gerekir. Siyasetçiler bu duruma hazır, ya toplum!