SİZ HİÇ
SİZ HİÇ
Filiz DAŞ
-Hasretin zirvesinde dolaşırken fezâyı
Ay'a savruldunuz mu hoyrat yeller içinde
Kadersiz damgasıyla çekerken her cezâyı
Çıkmaza girdiniz mi batan teller içinde
Sözün bittiği yerden zulmü tutarken taşa
Bir yaban dağında yem olurken kurda kuşa
Kar'ı üşüten tende çırasız kara kışa
Hiç küstünüz mü sürgün yeri iller içinde
Gökyüzüne rutbeli canı tenden aklarken
Arz-ı endam heybetle gözyaşını saklarken
Ak kefen gibi bütün hayatı kundaklarken
Bakıp eridiniz mi saran tüller içinde
Aşk sembolü kumrunun buluştuğu eşiyle
Gönülleri ısıtan Akdeniz güneşiyle
Sevdanın hürmetine bir yürek ateşiyle
Hâr olup yandınız mı tüten küller içinde
Ruhumun kıblesine yön gösteren direğin
Umuda mezar kazan kazma ile küreğin
Kırık bir iç çekişle çatırdayan yüreğin
Sesini duydunuz mu kırık dallar içinde
Boşta kalan ellerin binbir çeşit yoklarla
Depreşirken beyninde artan artçı şoklarla
Felâketten geçerken fırlatılan oklarla
Düşüp kıvrandınız mı allar pullar içinde
Âsi bir serzenişle kalp bedene darılıp
Şu sersefil ömürden içten içe yarılıp
Kana karışan yoksul yalnızlığa sarılıp
Çaresiz kaldınız mı ıssız yollar içinde
Bir gün isyan edip de yoktan var edenine
Onulmaz yaralara iten her nedenine
Can vermiş babanızın buz tutmuş bedenine
Sarıldınız mı yetim kalan kollar içinde..?